Kategoriler
Kişisel Gelişim

Konfor Alanından Çıkmak

Cennetten Kovulmak Konfor Alanından Kovulmak Mıdır?

Cennetten kovulma hikayesi, semavi dinlerin ortak bir temasını oluşturur. Adem ve Havva, Tanrı’nın emirlerine karşı gelerek cennetten atılırlar, ve bu, insanın masumiyetini kaybetmesini simgeler. Ancak bu hikayeyi sadece dinsel bir perspektifle değil, aynı zamanda insanın doğasına dair derinlemesine bir anlayışla ele alabiliriz. İnsan, sorgulama ve anlam arayışı içindedir. Bu içsel sorgulama, insanın kendi eylemleriyle yüzleşmesini gerektirir. Bu arayış, insanın kendini keşfetmesine ve içsel bir dönüşüme doğru adım atmasına neden olur.

Hacı Bektaş-ı Veli şöyle der: “Hararet nardadır, sacda değil. Keramet hırkadadır, tacda değil. Her ne ararsan kendinde ara, Mekke’de, Kudüs’te, Hac’da değil.”

İnsanın bu arayışı bir başladı mı durmak bilmez. İşte bugün, bu arayışa yol gösterecek olan konfor alanını konuşuyor olacağız. Konfor alanı, adeta bir cennet gibi insan için. Cennetten kovulacağı güne kadar yaşamaya devam eder, o konfor alanında. Fakat günü gelir, bir boşluk hisseder…

İşte o boşluk, güvenli ve kontrol altında olduğumuz o ortamda düşük risk ve düşük ödülün olmasıdır. K Sinan Canan, “İnsanın Fabrika Ayarları” kitabında bu konuyu şöyle açıklıyor: ”Bir müşkül ve çözülmesi gereken bir sorun varsa vücut ve beyin ayılır. Meydan okuma ile karşılaşan vücut ve beyin, eğer o durum öldürücü değilse buna gelişerek cevap verir. Ama sorun ve dert yoksa, çürümeye başlar.”

İşte bu yolculuğun temel aşamaları, konfor alanından gelişim alanına kadar yaşanan dönemleri içerir.

Konfor Alanı:

  • Bu aşamada genellikle güvenli bir ortamda bulunuyoruz.
  • Risk ve ödül minimaldir.
  • Rutin, alışılmış aktivitelerle meşgul olabiliriz.
  • Değişim ve zorluklardan kaçınma eğiliminde olabiliriz.

Korku Alanı:

  • Konfor alanından çıkıp yeni şeylere adım atmaya başlıyoruz.
  • Risk artar ve bu durum ödül potansiyelini artırır.
  • Ancak bu dönemde genellikle temkinli ve çekingen olabiliriz.
  • Karşılaştığımız zorluklara rağmen pes etme ve geri dönme eğilimindeyiz.

Öğrenme Alanı:

  • Korku alanını aşıp meydan okumalara daha açık hale geliyoruz.
  • Yeni beceriler öğreniyoruz ve kendimizi geliştirmeye başlıyoruz.
  • Deneyimlerden öğrenme ve bu bilgileri kullanma sürecine giriyoruz.
  • Öğrenme eğrisi hızlanır ve değişime daha iyi uyum sağlamaya başlarız.

Gelişim Alanı:

  • Öğrenme alanından bir sonraki evre olarak düşünülebilir.
  • Mevcut becerilerimizi geliştirmenin ötesine geçiyoruz.
  • Geniş bir perspektifle bakarak yeniliklere ve değişime açık hale geliyoruz.
  • Kendi sınırlarımızı zorluyor, sürekli adapte olma yeteneğini geliştiriyoruz.
  • Daha büyük hedeflere odaklanıp, kendi potansiyelimizi maksimize etmeye çalışıyoruz.
Konfor Alanı Şeması

Yine Sinan Canan’dan bir kesit alalım ve kapatalım konuyu.

En az 200 bin senedir var olan bir rutinimiz var: Önce düşün, sonra yap. Etrafımızdaki insanlara baktığımızda; az düşünüp hemen faaliyete geçenlerin, hemen denemeye başlayanların genellikle daha başarılı olduğunu, daha hızlı mesafe aldıklarını fark ederiz. ”Mükemmelin iyiyi öldürmesine izin verme” sözü, aşırız zihinsel odaklanmanın fiziksel faaliyeti engellediği durumlar için bir uyarı niteliğindedir. Yani mükemmelini yapacağım diye sürekli düşünüp hiç faaliyete geçmeden nice fırsatlar, hatta ömürler kaçıran insanlar çoktur. O yüzden bir yerden başlayıp ”yapmak” başarmanın en önemli şartıdır.

Sonuç olarak başarı, sadece zirveye ulaşıldığında değil, aynı zamanda başarısızlıkların içinden doğan bir anlayışla şekillenir. Bu nedenle, başarı sarhoşluğuna kapılmadan ve hatalardan kaçınmadan, gerçek bir başarının olamayacağını kavramak önemlidir. Hayatta amacımızı bulmak ve kendimizi geliştirmek için, sıklıkla konfor alanlarımızdan çıkmalı ve kervanı yolda düzeltme cesaretini göstermeliyiz.

Sağlıcakla kalın!

Okuyucuya Öneriler:

  • Sinan Canan – İnsanın Fabrika Ayarları Tüm Kitaplar
  • Charles Duhigg – Alışkanlıkların Gücü

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir