Bugün, hepimizi ilgilendiren ve geleceğimizi tehdit eden bir konuya değineceğiz: İklim krizi.
Mark Twain’in “Herkes hava durumu hakkında konuşur ama kimse kılını kıpırdatmaz” sözü, ne yazık ki günümüzde gerçeği yansıtıyor. Artık şaka yapmanın ötesine geçtik ve geri dönülmez bir noktaya doğru ilerliyoruz.
18. yüzyılın sonlarında İskoç mühendis James Watt‘ın buhar makinesini geliştirmesi, sanayi devriminin tohumlarını atmış oldu. Bu devrim, insanlık tarihinin en hızlı ilerleme dönemini başlatırken, insan yaşamını ve gezegenimizin çehresini de radikal bir şekilde dönüştürdü. Ne yazık ki, bu ilerlemenin bedeli de ağır oldu. Sanayileşme, beraberinde insan kaynaklı iklim değişikliğini getirdi. Bugün iklim değişikliğinin başlıca sebeplerinden biri olan sera gazlarını konuşacağız. Sera gazlarını çok beğendiğim battaniye analojisi ile anlatmak istiyorum. Yani bir düşünelim. Sera gazlarını atmosfere gönderiyoruz ama neden bizi bu kadar etkiliyor hiç düşündünüz mü? Ya da bu nasıl gerçekleşiyor?
Battaniye Analojisi
Soğuk bir kış gecesinde üşüdüğümüzde üzerimize battaniye alırız. Battaniye, vücudumuzdan yayılan ısıyı hapsederek ısınmamızı sağlar. Battaniye, ısıyı doğrudan üretmez, sadece mevcut ısıyı muhafaza eder.
İşte sera gazları da, Dünya üzerine tek taraflı bir battaniye sermek gibi. Bu battaniye, kendi üzerinize aldığınızdan farklı olarak, Güneş’ten gelen kısa dalga boyuna sahip, yüksek enerjili ışınları geçiriyor ve yüzeye ulaşmalarını sağlıyor. Bu, doğal bir süreçtir ve Dünya’nın yaşanabilir bir sıcaklıkta kalmasını sağlar. Sera gazlarının tamamen yok olması demek Yer’in sıcaklığının -18 dereceye kadar düşmesi demek. Sera gazları ile bu oran uygun bir sıcaklık olan 15 derece seviyesindedir (Ma, 1998). Yani zaten dünya doğal ekosisteminde bu sıcaklık seviyelerine sera gazlarının etkisi ile ulaşabiliyor.
Güneşten yayılan o dalgalar, buzullar veya okyanuslar gibi nesnelerle etkileşip ve yansıyıp, enerjilerini biraz kaybedip, uzun dalga boylarına erişip, Dünya’yı terk etmeye çalıştıklarında, bu sera gazları onları içeride tutuyor. Yani sürekli battaniyenin içine bir saç kurutma makinasıyla sıcak hava üflediğinizi düşünün. Bu sera gazlarını saçmaya devam ettikçe, Dünya üzerine battaniye üstüne battaniye örtmüş oluyoruz. Böylece gezegenin ortalama sıcaklığı giderek artıyor. Battaniye örneği bize şunu gösterir: Battaniyenin kalınlaşması, altındaki ısıyı artırır. Aynı şekilde, atmosfere salınan sera gazı miktarı arttıkça Dünya’nın sıcaklığı da artar.
Küresel Isınma: Geçmiş ve Güncel Verilerin Karşılaştırması
Küresel Isınma Alarm Veriyor!
Sıcaklık Artışı Hızlanıyor:
- 1850 ile 2000 arasında dünya ortalama sıcaklığı 0,6 °C arttı.
- Fakat 2000-2023 arasında bu artış 0,8 °C’ye yükseldi.
- Dikkat çekici olan ise bu ısınmanın 23 yıllık bir sürede gerçekleşmiş olması.
- Bu da 2000-2023 arasındaki ısınmanın, 1850-2000 arasındaki ısınmadan %33 daha hızlı olduğunu gösteriyor.
Isınmanın Etkileri:
- Okyanus Isınması: Okyanuslar atmosferden gelen ısıyı emmektedir ve son 50 yılda okyanusların ortalama sıcaklığı 0,4 °C artmıştır.
- Buzulların Erimesi: Küresel ısınma, kutuplardaki ve dağlardaki buzulların erimesine neden olmaktadır. Son 40 yılda Grönland buz tabakası 280 milyar ton buz kaybetmiştir.
- Deniz Seviyesi Yükselmesi: Buzulların erimesi ve okyanusların ısınması deniz seviyesinin yükselmesine neden olmaktadır. Son 100 yılda deniz seviyesi 20 cm yükselmiştir.
Sorumluluk Bizde:
Son 23 yılda yaşanan ısınma, 150 yıllık bir süreçte yaşanan ısınmadan daha fazla. 2023 yılı, 1850’den beri kaydedilen en sıcak 5 yıl arasında yer alıyor. Okyanuslar, buzullar ve deniz seviyesi de ısınmanın etkisini hissediyor.
Peki ne yapmalıyız? Sera etkisini nasıl azaltabiliriz? Bireysel ve evrensel olarak yapmamız gerekenler nelerdir?
Sera Gazı Salımlarını Nasıl Azaltabiliriz?
🎯Fosil Yakıtlara Veda: Kömür, petrol ve doğal gaz gibi fosil yakıtlar atmosferi sera gazlarıyla dolduruyor. Bu nedenle güneş, rüzgar ve hidroelektrik gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş yapmamız veya enerjiyi daha verimli kullanmamız hayati önem taşıyor.
🎯Salımları İzleyelim, Önlemleri Alalım: Sera gazı salımlarının nereden ve nasıl kaynaklandığını detaylı şekilde takip edip analiz etmemiz gerekiyor. Bu sayede politika yapıcılar en uygun çözümleri uygulamaya koyabilir. 2015 Paris İklim Anlaşması ve Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli gibi uluslararası girişimler bu konuda önemli bir adım teşkil ediyor.
🎯Sanayi ve Tarımda Verimlilik Artışı: Sanayi ve tarım sektörleri sera gazı salımlarında büyük rol oynuyor. Daha verimli üretim teknikleri, enerji tasarrufu ve yeni teknolojiler ile bu sektörlerin salımlarını kontrol altına almak mümkün.
🎯Doğaya Sahip Çıkalım: Ormanlar ve diğer doğal alanlar atmosferdeki sera gazlarını emerek bize temiz hava sağlıyor. Ormansızlaşmayı durdurmak, yeşil alanları korumak ve yeni ormanlar yetiştirmek sera gazı salımlarını azaltmada kritik önem taşıyor.
Bunlara ek olarak:
- Toplu taşımayı kullanmak, bisiklet veya elektrikli araçlara yönelmek
- Atıklarımızı geri dönüştürmek ve kompost yapmak
- Enerji tasarrufu sağlayan ürünler kullanmak
- Sürdürülebilir ürünlere ve hizmetlere yönelmek
gibi bireysel adımlar da sera gazı salımlarını azaltmada ve sera etkisini hafifletmede büyük fark yaratabilir.
Unutmayalım, bu mücadele hepimiz için. Küçük adımlar büyük değişimlere yol açar!