Entelektüel Okur’un bugünkü bölümünde, belirli bir sebebi olmaksızın erteleme davranışımızı, bunun altında yatan nedenleri ve çözüm önerilerini konuşacağız.
Hazırsanız gelin başlayalım!
Erteleme Nedir ve Neden Erteliyoruz?
Erteleme (Procrastination)
İnsanlık yüzyıllardır bir şeyleri erteliyor. Aslında sorun o kadar eski ki Sokrates ve Aristoteles gibi antik Yunan filozofları, bu tür davranışları tanımlamak için bir kelime geliştirmişlerdir: Akrasia. Bu, “bir şeyi kendi özdenetimimize karşı yapmak” anlamını taşıyor.
Ben de geçenlerde, kendi özdenetimime karşı harekete geçemediğimi fark ettim. Yapmak istediğim bir işi ertelediğimi, fakat bu ertelemenin uzun bir döngüye dönüştüğünü ve sonunda da o işi yapmadığımı fark ettim. Emin olun, bu ilk defa olmuyordu. Ve son zamanlarda bu kötü alışkanlığım yüzünden sırayla tüm işlerimi ertelemeye başlamıştım. Bu konu üzerine farkındalığımı artırmak için araştırmalar yapmaya başladım.
Önceden okuduğum, fakat geri dönmediğim ve bilgilerimi tazelemediğim için unuttuğum bir kitaptı. Zamanında kitabı okuduktan sonra çok etkilenmiş ve kendimde büyük değişimler yaratmıştım.
Kitabın adı “Procrastination”. Etimolojik olarak “procrastination” kelimesi Latince “procrastinate” (ertelemek) fiilinden türemiş ve yarına kadar ertelemek anlamına geliyor.
Calgary Üniversitesi’nde psikoloji profesörü olan Dr. Piers Steel bunu, “kendine zarar vermek” olarak adlandırıyor. Yani o da araştırmalarından çıkan sonuçlarla birlikte Aristoteles ve Sokrates gibi filozoflarla aynı düşünüyor. Erteleme, bir davranış bozukluğudur!
Neden Erteliyoruz?
Tanımlar iyi, güzel, hoş. Fakat biz niye erteliyoruz? Bunun için gelin erteleme davranışının nasıl gerçekleştiğine bakalım.
Örneğin, benim kilo vermek gibi bir hedefim var. Bunu araştırmacılar “Gelecekteki Benlik” olarak adlandırıyor. Bir de “Şimdiki Benliğim” var. O da anlık olarak yaşıyor, hayal kuruyor ve istiyor. Araştırmacılar, Şimdiki Benliğin uzun vadeli kazançlardan ziyade anlık tatmini gerçekten sevdiğini keşfettiler.
- Gelecekteki Benlik düzgün ve formda olmak ister, ancak Şimdiki Benlik bir çörek ister.
- Benzer şekilde birçok genç, 20’li ve 30’lu yaşlarında emeklilik için birikim yapmanın çok önemli olduğunu biliyor, ancak bunu yapmanın faydası onlarca yıl sonra ortaya çıkacak. Şimdiki Benlik için, yeni bir çift ayakkabı satın almanın değerini görmek, 70 yaşındaki sizin için 100 doları çöpe atmaktan daha kolaydır.
- Hayatınızda bir değişiklik yapmak için motive olmuş hissederek yatağa girebilmenizin bir nedeni de budur, ancak uyandığınızda kendinizi eski kalıplara geri dönerken bulursunuz. Beyniniz gelecekte (yarın) uzun vadeli faydalara değer verir, ancak şimdiki ana (bugün) gelindiğinde anlık tatmine değer verir. Ve anlık tatmin çoğu zaman galip gelir.
“Ertelemeye giden yolun taşlarını, bize kendimizi iyi hissettiren şeyler döşüyor.“
“Erteleme, bir zaman yönetimi sorunu değil, bir duygu düzenleme sorunudur,” diyor Ottawa Carleton Üniversitesi’nde psikoloji profesörü Timothy Pychyl.
Savsaklama ve Erteleme Arasındaki Fark
Bu arada, “Her erteleme savsaklama değildir fakat her savsaklama bir ertelemedir.” Peki, bu ne demek?
Savsaklama, bir işi sürüncemeye getirme, yapacakmış gibi yapıp baştan savma duygularını taşır. Ve ertelemeden en büyük farkı: erteleme, önceliklerimizi belirlemenin bir parçası iken, savsaklama bile isteye boş yere ertelemektir. “Bazı ertelemeler lüzumlu olmanın ötesinde akıllıcadır.” Fevri ve aceleci davranmaktansa zaman zaman bir şeyleri ertelemek daha akıllıca bir davranıştır.
Bu sebeple, bu ikisi arasındaki farkı kendi eylemlerimizde ayırt etmemiz gerekiyor. Peki, bunu nasıl yapacağız? Buna birazdan değineceğim. Öncelikle, hepimizde ortak olan kötü alışkanlıkları görmenizi istiyorum.
Kötü Alışkanlıklarımız ve Çözüm Yolları
1. Bugünün İşini Yarına, Yarının İşini Öbür Güne Bırakma
Benim en sık yaptığım savsaklamaların başında, ertelediğim işi ertesi gün de yapmamam gelir. Bununla ilgili çok güzel bir hikaye var.
“Adamın biri dedelerinin Polonya’daki köyüne gittiğinde, bir kasap vitrininde asılı bir yazı görmüş. Yazının tercüme edilmiş hali şuymuş: ‘Bugün aldıklarınızın parasını ödeyeceksiniz, ama yarın tüm ürünlerimiz bedava.’
Ertesi gün bedava ürünlerden faydalanmak üzere dükkana gelen müşterilerine kasap şöyle demiş: ‘Bakın, ne yazıyor orada? Yarın tüm ürünlerimiz bedava, ama bugün değil. Yarın.'”
İşte işlerimizi ertelediğimiz o yarın, daima bir gün ötededir; hiçbir zaman bugün haline gelmez. Deminde bahsettiğim gibi, bunun farkında olarak işlerimizi yürütmemiz gerekiyor.
2. Bahaneler Üretme
İnsanoğlu bahane üretmek ve bahanelerin arkasına saklanmak için doğmuştur desek yalan olmaz herhalde. Bahaneler üreterek genelde uzun vadeli ödüller yerine kısa vadeli ödülleri seçiyoruz. Ve ertelediğimiz o işi çok kısa bir zamanda, çok büyük bir eforla halledebileceğimizi düşünerek rahatlıyoruz. Fakat tüm bu bahaneler eninde sonunda bizde pişmanlık duygusunu tetikliyor ve “Neden zamanında yapmadım?” diyerek serzenişte bulunuyoruz.
Bu biraz insanın kendi kendisini sabote etmesine benzemiyor mu? O duyguları biz yaratıyoruz, daha sonra kendimizi suçluyoruz. Bir de bunun farkındayız ama kendimize söyleyemiyoruz. 🙂
Erteleme Davranışının Üstesinden Gelmek İçin Stratejiler
Bunu isterseniz klasik yöntemlerle kalem ve kağıtla, isterseniz benim gibi dijital olarak gerçekleştirebilirsiniz. İki sütundan oluşan bir tablo hayal edin. Bir sütuna savsakladığımız davranışı, diğer sütuna ise savsakladığımız andaki hislerimizi yazacağız. Bu, sürekli yapılacak bir şey değil, zira bunu bir süre sonra aklınızdan yapmaya başlıyorsunuz.
Savsaklama Anında Yapılması Gerekenler
- Duygularınızı yazın: Erteleme anında ne hissettiğinizi not alın.
- Mantıklı düşünün: “Şimdi yapmazsam, bu iş yine ertelenecek ve daha büyük bir stres yaratacak” diye düşünün.
- Hemen başlayın: Küçük bir adım atarak işe başlayın. “Hemen başlamak” en etkili yöntemlerden biridir.
Timothy Pychyl kitabında şöyle diyor: “Bana itici gelen, basbayağı yapmak istemediğim, sıkıcı veya meşakkatli bulduğum veyahut altından kalkamayacağımdan emin olmadığım bir işle ne zaman karşılaşsam, içimden kaçıp gitmek geliyor ve yapmak istediğim tek şey kaytarmak oluyor. Kendimi şöyle şeyler söylerken buluyorum: ‘En iyisi başka zaman yapayım bunu.’ Bu söz benim için bir bayrak, işten kaytarmak üzere olduğumu fark etmemi sağlayan bir uyarı işareti görüyor. İşte tam bu uyarı işaretini gördüğüm anda hemen işe koyulmam gerektiğini anlıyorum. Ve hemen işe koyuluyorum.“
Bir kere bir işe başlamaya görelim, elimizdeki işin aslında zannettiğimiz kadar berbat olmadığını hemen anlıyoruz. Gözümüzde büyüyen o sorular, işler, olaylar aslında bizim bilmediğimiz bilinmezlik denizindeki küçük kırıntılar. Ve biz onlardan sonsuza kadar kaçmak istiyoruz. Fakat bir başladık mı o işin o kadar zor olmadığını da görüyoruz.
Bize itici gelen, meşakkatli gözüken ve korkutan işlere hemen başlama metodu ile yaklaşmak ve bir yerinden tutarak başlamak. Yarına hatta çıkmaz ayın son gününe ertelemeden o işe başlamak en önemli kural. Eğer aklımızdan “daha sonra yapma” fikri geçiyorsa, bunun için bir mantra kullanabiliriz.
Örneğin, “EĞER kendi kendime ‘En iyisi bunu daha sonra yapayım’ veya ‘Bunu şimdi yapasım yok’ türünden şeyler söylersem, O HALDE elimdeki işe hemen bir yerinden başlayacağım.”
Buna EĞER-O HALDE mantrası diyebiliriz. Hatta bunu, benim zaman zaman yaptığım gibi, telefon duvar kağıdı haline bile getirebilirsiniz. Ben zamanında denemiştim, şimdi daha farklı bir bilinçle devam edeceğim. İnanın çok faydasını görmüştüm.
Sonuç
Şikayet etme, kurban rolü oynama. Zamanını iyi yönet. Sağlıklı alışkanlıklar edin. Gelecekte ne olacağın bugün ne yaptığına bağlıdır. Bugün kaçındığın sıkıntı, gelecekte elde edemediklerin için duyacağın pişmanlığın yanında küçük kalır. Mücadele et.
Acar BALTAŞ
Uzmanların Verimliliğin Zirvesi İçin Önerdiği Günlük Rutin
Tekrar tekrar erteleme eğilimine girmenin bu kadar kolay olmasının bir nedeni, neyin önemli olduğuna ve ilk olarak neyin üzerinde çalışmamız gerektiğine karar verecek net bir sistemimizin olmamasıdır. (Bu, sistemin genellikle hedeften daha önemli olduğunun bir başka örneğidir.) Bulduğum en iyi üretkenlik sistemlerinden biri aynı zamanda en basitlerinden biri. Buna Ivy Lee Yöntemi denir ve altı adımı vardır:
- Her iş gününün sonunda yarın tamamlamanız gereken en önemli altı şeyi yazın. Altıdan fazla görevi yazmayın.
- Bu altı öğeyi gerçek önem sırasına göre önceliklendirin.
- Yarın geldiğinizde yalnızca ilk göreve odaklanın. İkinci göreve geçmeden önce ilk görev bitene kadar çalışın.
- Listenizin geri kalanına da aynı şekilde yaklaşın. Günün sonunda, tamamlanmamış öğeleri bir sonraki gün için altı görevden oluşan yeni bir listeye taşıyın.
- Bu işlemi her iş gününde tekrarlayın.
İşte onu bu kadar etkili kılan şey:
Aslında çalışacak kadar basit. Karmaşık davranışları yönlendirmek için basit kurallar kullanın.
Sizi zor kararlar almaya zorlar. Lee’nin günlük altı önemli görevinin sayısında sihirli bir şey olduğuna inanmıyorum. Günde kolayca beş görev olabilir. Ancak kendinize sınırlar koymanın sihirli bir yanı olduğunu düşünüyorum. Temel olarak, eğer hiçbir şey yapmazsanız, her şey dikkatinizi dağıtır.
Çalıştırma sürtünmesini ortadan kaldırır. Çoğu görevi bitirmenin önündeki en büyük engel, onları başlatmaktır. (Kanepeden kalkmak zor olabilir, ancak gerçekten koşmaya başladığınızda antrenmanınızı bitirmek çok daha kolaydır.) Lee’nin yöntemi sizi işe gitmeden önceki gece ilk görevinize karar vermeye zorluyor. Bu strateji benim için inanılmaz derecede faydalı oldu.
Tek bir görev yapmanızı gerektirir. Modern toplum çoklu görevleri sever. Çoklu görev efsanesi,meşgul olmanın daha iyi olmakla eşanlamlı olduğudur. Tam tersi doğrudur. Daha az önceliğe sahip olmak daha iyi çalışmaya yol açar. Sporcular, sanatçılar, bilim insanları, öğretmenler, CEO’lar gibi neredeyse her alandaki birinci sınıf uzmanları inceleyin ve hepsinde ortak bir özelliğin olduğunu keşfedeceksiniz: odaklanmak. Nedeni basit. Zamanınızı sürekli olarak on farklı şekilde bölüyorsanız, tek bir görevde mükemmel olamazsınız. Ustalık odaklanma ve tutarlılık gerektirir.
Hangi yöntemi kullanırsanız kullanın, sonuç şudur: Her gün ilk önce en önemli şeyi yapın ve ilk görevin ivmesinin sizi bir sonraki göreve taşımasına izin verin.
Bilgi de bir yatırımdır. Paranın olduğu gibi bilginin de bileşik getirisi vardır ve belki bu en önemlisidir diyerek, Spotify başta olmak üzere sosyal medya hesaplarından destek verirseniz çok mutlu olurum.
Başka bir bölümde görüşünceye dek, sağlıcakla kalın!