Astrolojinin bir bilim olmadığını söylesem çok şaşırır mısınız? Binlerce insan sonu sırf ”loji” ile bitiyor diye astrolojiyi bilim zannediyor. Hatta astronomi ile karıştırılıyor. Gelin bu bölüm ile birlikte astrolojinin dayanaklarına ve yapılan önemli çalışmalara bakalım. Bu bölümde iki çalışmadan ve sonuçlarından bahsederek fikirlerinizi duymak istiyorum. Çalışmalara geçmeden önce astroloji hakkında yapılan psikolojik testlerde ortaya çıkan iki adet konu var.
- İnsanlar sürekli olarak kendilerine geçmişleri, şimdileri ve gelecekleri hakkında net bilgi verebilecek bir şeyler arıyorlar – ve astroloji burada devreye giriyor. Ayrıca astroloji insanların kendini tanımasına ve doğrulamasına sebep oluyor.
- İkincil olarak astroloji; ay burçları, güneş burçları veya astrolojide yapılan bütün gruplandırmalar sayesinde insanların kendilerini bir gruba ve/veya topluluğa ait hissetmesini sağlıyor.
Kısacası astroloji, aynı dinlerde olduğu gibi bir inanca sahip olmak ve kendini o inancın ya da gruba ait hissetmeyi sağlıyor. Bunu ise geçmiş, şimdi ve gelecek hakkında bilgiler verebileceğini iddia ediyor.
Peki astroloji bilimin temel testlerini geçebiliyor mu?
Öncelikle bir disiplinin bilimsel olarak kabul edilmesi için, iddialarının gözlemlerle ve deneylerle tutarlı bir şekilde doğrulanması gereklidir. Astroloji, bu kriteri karşılamadığı için pseudo-bilim, yani sahte bilim olarak sınıflandırılmaktadır. Peki bu sahte bilim hakkında size bir deney anlatsam.
Çift Kör Deneyi
Çift kör deneyi, önyargıları ve dış etkenleri minimize ederek, sonuçların daha güvenilir olmasını sağlar. İlaç çalışmalarında yaygın olarak kullanılan bu yöntem, astrolojik iddiaların test edilmesinde de önemli bir rol oynamıştır. 1985 yılında Shawn Carlson, astrolojinin bilimsel geçerliliğini test etmek için kapsamlı bir çift kör deney gerçekleştirdi. Bu deney, Nature dergisinde yayınlandı ve astrolojinin bilimsel topluluk tarafından ciddi bir şekilde ele alınmasını sağladı.
Deneyin Tasarımı
- Katılımcılar: Deneyde, astrolojinin iddialarını test etmek için 116 gönüllü katılımcı yer aldı. Bu katılımcılardan doğum tarihleri, doğum saatleri ve doğum yerleri gibi astrolojik bilgileri toplandı.
- Astrologlar: Deneye katılan astrologlar, her bir katılımcı için detaylı doğum haritaları oluşturdu ve bu haritalara dayanarak katılımcıların kişilik özelliklerini ve yaşam olaylarını tahmin etti.
- Değerlendirme: Astrolojiye dayalı tahminlerin doğruluğunu değerlendirmek için her bir katılımcıya kendi kişilik özelliklerini ve yaşam olaylarını tanımlayan bir anket verildi. Katılımcılar, bu anketleri doldurduktan sonra astrologların tahminleri ile kendi anket cevaplarını karşılaştırdılar.
Shawn Carlson’ın deneyinin sonuçları, astrologların tahminlerinin rastgele tahminlerden farksız olduğunu gösterdi. Yani, astrologlar katılımcıların kişilik özelliklerini ve yaşam olaylarını doğru bir şekilde tahmin edemediler. Bu sonuç, astrolojinin bilimsel temellerinin olmadığını ve astrolojik tahminlerin güvenilir olmadığını ortaya koydu.
Barnum Etkisi
Biraz önce astrolojinin bilimsel dayanaklarına göz attık. Gelin şimdi psikolojik dayanaklarına göz atalım. Tüm araştırmalara rağmen dünyaya geldiği sırada, gezegenlerin ve yıldızların konumunun insanın kişiliğini nasıl etkilediğini araştıran astroloji, bilimsel kanıtlara dayanmamasına rağmen çok popülerdir. Peki bunun arkasında yatan neden nedir?
Psikolog Bertrand Forer tarafından ortaya çıkartılmış Barnum Etkisi, insanların genel ve belirsiz ifadelerin kendilerine özel olduğunu düşünme eğilimidir. Barnum, gösterilerinde ve halkla ilişkilerde insanları manipüle etmek için bu tür genellemeleri kullanma konusunda ustaydı. Barnum Etkisi’nin yaygın bir örneği, burç yorumlarıdır. Bir burç yorumunda, “Son zamanlarda zor kararlar aldınız ama yakında ferahlayacaksınız” gibi bir ifade birçok kişiye özelmiş gibi gelebilir. Halbuki, bu ifade pek çok insanın yaşadığı bir durumu genel olarak tanımlar. Şimdi bu etkinin nasıl çalıştığını anlamak için 1948 yılında yapılan deneyi inceleyelim.
Forer, öğrencilerine bir kişilik testi verdi ve test sonuçlarına göre her birine bireysel bir kişilik analizi yapacağını söyledi. Ancak gerçekte, tüm öğrencilere aynı genel ifadelerden oluşan bir analiz verdi. Bu analizde şu gibi ifadeler bulunuyordu:
- “Kendinizi başkalarına beğendirmek istiyorsunuz, ama zaman zaman kendinizden şüphe duyuyorsunuz.”
- “Bazı zayıflıklarınız olsa da, bunları genellikle telafi ediyorsunuz.”
- “Kullanılmamış büyük bir potansiyeliniz var.”
Forer, öğrencilerden bu analizlerin doğruluğunu 0 ile 5 arasında değerlendirmelerini istedi. Sonuçlar, ortalama 4.26 puanla, öğrencilerin analizlerin doğruluğunu oldukça yüksek bulduğunu gösterdi. Bu deney, insanların genel ifadeleri kendilerine özelmiş gibi kabul etme eğiliminde olduğunu ve Barnum Etkisi’nin güçlü bir şekilde işlediğini kanıtladı.
Astrolojinin, ”yaşamınıza bir yön verdiğinizi mi düşünüyorsunuz?”, ”para konusunda endişeleriniz mi var?”, ”aşktan yana şansınız yok mu?”, ”zengin olmak mı istiyorsunuz?” gibi safsatalarının büyüsünün olmadığını söylersek haksızlık etmiş oluruz. İnsanlara tutanacak bir dal gösterip onları gerçeklerden uzaklaştırdığı kesin. Bunu Lewrance Jerome ”Astroloji Çürütüldü” kitabında şöyle anlatıyor.
Okült bilimler içinde en bilimsel görüneni astrolojidir. Çünkü astrologların horoskopları yıldız ve gezegen konumlarını dikkate alarak oluşturulur. Bunun için Zodyak işaretlerinin ve gezegenlerin konumlarının, astronomik çizelgelerden astroloğun horoskopuna dönüştürülmesi gerekir. Bütün bu işlemler astrolojinin çok bilimsel gözükmesine yardım eder.
Daha Kaygılı Fakat Daha Güvenli Olabilirsiniz
İsviçre Lund Üniversitesi’nden Ida Andersson ve arkadaşlarının 2022 yılında astroloji ile ilgili yaptığı çalışmada, astrolojiye inancın kişilik özellikleri ve zeka ile olan ilişkisi incelenmiştir. Araştırma, astrolojiye inanan kişilerin genellikle daha yüksek düzeyde nevrotiklik ve daha düşük düzeyde zeka sergilediklerini ortaya koymuştur. Ayrıca, astrolojiye inanan bireylerin daha az eleştirel düşünme eğiliminde oldukları ve genellikle daha duygusal kararlar verdikleri belirlenmiştir. Araştırmacılar, astrolojiye inanmanın kişinin kendi yeteneklerine olan güvenini artırabileceğini ve bu nedenle bazı insanlar için psikolojik bir rahatlama sağlayabileceğini öne sürmektedir. Ancak, bu inançların bilimsel temeli olmadığını vurgulamaktadırlar.
Sonuç olarak astroloji bilimin hiç bir testinden geçememiş ve sahte bilim olarak sınıflandırılmıştır. Astrolojiye inanıp inanmamak insanların insiyatifine kalmış. Fakat benim bile astrolog olabileceğim düşünülürse, astrologların ne denli bilgili olduklarını sorgulamak gerekir. Ben astrolojiye inanmayı bırakalı 8-9 sene oldu. Bana göre bu inançsızlığın en büyük nimeti bahane üretmemek ve kurban rolü oynamamaktır. Gezegenlerin hareketlerinin insan yaşamı üzerinde doğrudan ya da dolaylı bi etkisinin olmadığı düşünüldüğünde yok işte Mart ayında bilmem ne burcu şöyle kötü olacak, yok işte Haziran boğa burçları için kötü geçecek gibi safsatalara inanmayıp hayatınıza bahane üretmeden ve kurban rolü oynamadan devam edebiliyorsunuz. Bu da sizi daha güçlü yapıyor. Bitirirken Kepler’in bir sözü ile noktalayalım.
“Astroloji, akıllı bir anne olan astronominin budala bir kızıdır.”