Bugünkü bölümde, belki de hepimizin hayatında derin izler bırakmış, üzerinde düşünmemiz gereken çok önemli bir konuya değineceğiz: Affetmek.
Affetmek denildiğinde aklıma hep şu cümle gelir: “Affetmek büyüklüktür.” Ama bu büyüklüğü gerçekten ne kadar anlıyoruz? Affetmenin sadece bir sözcükten ibaret olmadığını, aslında büyük bir duygusal özgürleşme yolculuğu olduğunu fark ettiğimizde, hayatımızda neler değişir hiç düşündünüz mü? Gelin biraz daha derinlere dalalım…
Affetmek Nedir? Gerçek Anlamda Affetmenin Önemi
Affetmek, bazılarımıza göre bir zafer, bazılarımıza göre vazgeçiş ya da bir zayıflık olarak görülebilir. Ama ben size şunu söylemek istiyorum: Affetmek, zannedilenin aksine en büyük güç göstergelerinden biridir. Çünkü affetmek, aslında önce kendimizi özgür bırakmaktır. Kin, nefret, intikam duyguları yük olur bize. O duygularla yaşamaya çalışırken fark etmeden yoruluruz, enerjimizi harcarız ve sonunda zarar gören aslında biz oluruz. Ve ben şunu savunurum hep. Affedebilen insanlar, karşısındakinin kötülüğünü düşünmeyen ve kin gütmeyenler iyi insanlardır.
Bir an durun ve düşünün. Hayatınızda sizi kırmış, üzmüş birini ya da bir olayı ne kadar çok taşıdınız zihninizde? Belki de bu yükleri yıllarca taşıyorsunuz. Affetmek, bu yükleri omuzlarımızdan atmak demektir. Kendimize bu iyiliği neden yapmayalım? Ben hayatım boyunca kimseye kin gütmedim belki de. Sinirlenmiş olabilirim, kızmış olabilirim fakat hiçbir zaman karşı taraftan intikam almak için hareket etmedim. Affettim fakat onunla bir daha iletişime bile geçmedim. Niye intikam almaya çalışıp kendi karakterimi kirleteyim ki? Neden onu tamamen kafamdan atmak yerine hatta onu dikkate almıyor gibi gözükmek yerine hırsıma ya da kinime yenik düşeyim ki?
Hiç düşmedim. Düşmediğim içinde bunu yapan insanları gördükçe onların kötü insanlar olabileceklerini fark ettim.
Kendini Affetmeyen Bir İnsanın Tüm Kusurları Affedilebilir
Konfüçyus’un çok güzel bir sözü var:
“Kendini affetmeyen bir insanın tüm kusurları affedilebilir.”
Bu söz aslında bize şunu gösteriyor: Önce kendimizle barışmalıyız. Eğer kendimizi affedemezsek, başkalarını affetmek de bir o kadar zor hale gelir. Kendi hatalarımızı kabul etmek, kendimize karşı hoşgörülü olmayı öğrenmek, affetmenin en önemli adımlarından biridir.
Affetmek, bir anlamda vazgeçmektir. Ama bu vazgeçiş zayıflık değildir. Bazen bir olaydan, bir kişiden, bir alacaktan ya da bir özür beklemekten vazgeçtiğimizde, o bağ kopar ve biz özgürleşiriz. Goethe’nin dediği gibi, “Hiç kimse affettiği zaman olduğu kadar yükselemez.” Çünkü affetmek, sadece karşımızdakini değil, kendimizi de serbest bırakmaktır.
Peki, affetmek her zaman kolay mıdır? Tabii ki hayır. Özellikle duygusal ilişkilerde, bize yakın olan kişileri affetmek daha zordur. Ama işte tam da burada affetmenin gücünü anlamalıyız. Affettiğimizde sadece karşımızdaki kişiyi değil, kendimizi de iyileştiririz. O kişiyi kafamızdan attığımızda, aslında ona verdiğimiz değeri de azaltırız. Kendi ruh sağlığımız için bu adımı atmak, bizi daha güçlü kılar.
Affetmek ve Unutmak İyi İnsanların İntikamıdır
Friedrich Von Schiller’in dediği gibi, “Affetmek ve unutmak, iyi insanların intikamıdır.” Düşünün, size kötülük yapan birini affettiğinizde, aslında ona en büyük dersi veriyorsunuz. Çünkü artık onun sizi etkilemesine izin vermiyorsunuz.
Sevgili dostlar, affetmek her zaman kolay olmayabilir. Ancak affetmenin ruhumuza, bedenimize ne kadar iyi geldiğini göreceksiniz. Affettiğimizde iç huzur buluruz, üzerimizdeki o ağırlıktan kurtuluruz. Düşüncelerimiz netleşir, enerjimiz değişir, daha mutlu bir insan oluruz. Fiziksel olarak bile rahatladığımızı hissedeceksiniz. Kalp atışlarınız değişecek, yüzünüzdeki gülümseme değişecek, hayata bakış açınız değişecek.
Ben bu podcast’i bir mum yakarak başlattım. Belki ışığı tüm odayı aydınlatmaya yetmez. Ama sizler de kendi mumlarınızı yakın, başkalarının da mumlarını tutuşturun. Böylece daha barışçıl, daha aydınlık bir toplumu hep birlikte inşa edelim.
Affetmek, sadece başkaları için değil, en çok da kendiniz için yapacağınız bir iyiliktir. Ve unutmayın, affetmek asla başkalarının kişiliğini kabul etmek değildir, onların üzerimizde yarattığı olumsuz etkiden kurtulmaktır.
Şimdi siz de affetmeye hazır mısınız? Hadi, bu yolculuğa birlikte çıkalım. Birbirimize ve kendimize daha barışçıl bir dünya sunalım. Affedin gitsin… Bugün, tam da şimdi!