Zihnimiz bizi sürekli meşgul eden, durmaksızın sorgulayan, geceleri bile bölen ve içimize pişmanlıklar yerleştiren o huzursuz akıl. Pek çoğumuz için tanıdık bir senaryo, değil mi? Pişmanlık, kaygı ve geçmişin izleri. Peki ya tüm bu düşüncelerle barışmanın, hatta onları kucaklamanın bir yolu varsa?
Amor Fati: Kaderini Sev.
Amor Fati
Kim olduğum bilincine ulaştığımdan beri hayatımın temelini oluşturan bir felsefe amor fati. Ne zaman kökten bir değişim yaşasam kendimle beraber amor fati’ye olan bakış açımda değişiyor. Amor fati ile ilk tanıştımda aklımda canlanan, sadece her şeyi olduğu gibi kabul etmekti. Değiştiremediğin durumlar aslında senin sen olmana sebep oluyor. Kısacası kaçınılmaz ise ve çaresiz isen, amor fati.
Fakat şimdi daha farklı bakıyorum. Önceden sadece kaçınılmaz olana razı olmaktan ibaret bir olgu iken şimdilerde o kaçınılmaz olanı sevmeyi ve özümsemeyi ifade ediyor. Kısacası yaşadığın her şeye teşekkür etme aşamadaysan, amor fati.
Hayatımız boyunca aldığımız kararların ağırlığı, geceleri omuzlarımıza çöküp bizi uyutmayan hatalar. Kimi zaman çok uzak geçmişe gider orada takılı kalırız. Keşkeler ile kendimizi tüketiriz. Keşkeler kolaydır fakat zor olan bu hataların bizi şekillendiren parçalar olduğunu kabullenmektir.
kabullenmek,
her şeyin bir nedeni olduğunu düşünmek,
o nedenlerin sonuçlarına razı olmak,
ne yaparsan yap o sonuçların değişmeyecegini bilmek,
o sonuçları sevmek,
bu duygunun verdiği huzur ve özgürlük,
sana gelen senin için iyi olandır duygusunun neticesinde hayatı olumlamak
ve tabii ki
belki de en zor olan,
isyan etmemek…“yalnızca ıstıraptır ruhun nihai kurtarıcısı. bu tür bir ıstırabın bizi daha iyi bir hale getireceğinden şüpheliyim; ancak biliyorum ki bizi daha engin kılacaktır.”
nietzsche‘nin dediği gibi kaderiniz sizi mutlu kılmazsa bile en azından engin kılar.
Anı Yaşamak
Mutluluğa ve ilerlemeye giden yolun ilk adımı, kendinizi ve yaşadıklarınızı koşulsuzca kabul etmekten geçer. Hayatınızdaki her olayı, yaptığınız her şeyi ve kaderinizi sevmek, bu yolculukta önemli bir kilometre taşıdır. “Keşke böyle olsaydı” gibi idealist beklentilerden sıyrılarak hayatı olduğu gibi kabullenmek, dikkatinizi şu an sahip olduklarınıza yönlendirir.
Hayatınızı, anı yaşayarak ve gerçekleri kabul ederek dönüştürmeye başlarsınız. Yaptıklarınız belki her zaman mükemmel olmayabilir, ama her biri sizindir ve arkasında durmanız gerekir. Kendi varlığınızı tam anlamıyla sahiplenmek, duygularınıza kulak vermek ve hislerinizle yoğrulmuş bir yaşam sürmek, gerçek mutluluğun kapılarını aralar. Bu bilinçle hareket etmek, kendi hayatınız üzerine sağlam temeller atmaya ve gerçekten mutlu olmaya olanak tanır.
Kaderini Sev Belki Seninki En İyisidir
deniz kıyısında bir ihtiyar taşçı kayayı yontmaktadır.
güneş onu yakıp kavurur.
o da tanrı’ya yakarır keşke güneş olsaydım diye.
“ol” der tanrı. güneş oluverir.
fakat bulutlar gelir örter güneşi, hükmü kalmaz.
bulut olmak ister. “ol” der tanrı. bulut olur.
rüzgâr alır götürür bulutu, rüzgârın oyuncağı olur.
rüzgâr olmak ister bu kez. ona da “ol” der tanrı.
rüzgâr her yere egemen olur, fırtına olur, kasırga olur.
her şey karşısında eğilir.
tam keyfi yerindeyken koca bir kayaya rastlar.
ordan eser burdan eser, kaya bana mısın demez!
bildiniz, tanrı kaya olmasına da izin verir.
dimdik ve güçlü durmaktadır artık dünyaya karşı…bir sabah sırtında bir acı ile uyanır…
bir ihtiyar taşçı kayayı yontmaktadır…Amor Fati – Nietzsche
Sağlıcakla kalın!